Basketbol ve Hayaller
Odamı
düzenledim. Odamda tüm nesnelerim artık daha düzenliydi. Nesneler yerli yerinde
duruyordu. Eskiden dağınık olan odam artık hiç dağınık görünmüyordu. Bendeki bu
değişikliğe annem şaşırıyordu. Oysa şaşılacak bir şey yoktu. Basketbol benim
hayatıma düzen kattı. Basketbol benim hayatıma renk kattı. Basketbol benim
hayatıma düzenli, sistemli ve çok çalışmayı kattı. Şaşırma anne basketbolun bir
mucizesi bu.
Odamın
kapısına dikkat “Tahditli Bölge 3 saniye koridoruna girmek üzeresiniz lütfen
süreyi aşmayınız.” yazılı levha astım. Levha basketbolun boyalı bölegesi
şekliydi. Bir yamuktu. Yamuğun faul atışı çizgisi üzerinde Tahditli Bölge
yazarken boyalı bölgeye de uyarı metnini yazmıştım. Boyalı bölgem kırmızı,
çizgilerim de beyazdı. Yamuğun faul çizgisi olan tarafında bir daire de
mevcuttu. Boyalı bölgede daire kesik çizgilerle devam ederken, boyalı bölgenin
dışındaki yuvarlak düz bir hat ile tamamlanmıştı.
Sonradan
adını “Paint” diye öğrendiğim 3 Saniye koridoru levhasının kapımda durması çok
hoşuma gitmeye başladı. Her odama girdiğimde rub off cut yaparak pas
istiyormuşum gibi girerdim. Odama girdiğimde topu aldığımı hayal eder ve
yatağıma yüzü dönük atladığım anda 2 sayılık bir atış kazandığımı düşünürdüm.
Bazen bana faul yapıldığını hayal eder ve basketbol oyununu hayalimde
canlandırarak faul atışımı atardım.
Sağ
ayağımın ucunu faul çizgisine çok yaklaştırır, ayak parmak ucumun tam çemberin
karşısında ve çemberi gösterecek şekilde yerleştirirdim. Birkaç tane dribling
yaptıktan sonra burnumdan derin bir nefes alıp, atıştan hemen önce ağzımdan
“hooff” diye nefesi verip. Ayaklarımdan yukarı yaylanıp kolumu uzatarak atışımı
atar ve sayı oluşunun keyfine bakardım.
Faul
atışını attığımda en çok ta topun çembere değmeden fileden geçmesini ve fileden
çıkan “çuf” sesine bayılırdım. Ta basketbola dair kurduğum bu hayalden beridir
faul atışlarında dikkatimi çok fazla toplayarak atışlarımı kullanırım. Sanırım
faul atışlarında benden iyi olan kimse yoktu. Hatta ablaların takımında bulunan
tüm basketbolculardan daha iyi serbest atış attığım söylenebilirdi.
Basketbolu
o kadar çok sevdim ki, odamı süsleyen posterlerin yerini artık basketbol
posterleri alıyordu. Kapımın arkasına izlerken hayranlık duyduğum gazetenin
hafta sonu ekinden aldığım Ülkü ablanın posterini astım.
Yatağımda uzanıp kapıya baktığımda hayalimde hemen posterdeki gibi bir pozisyon canlanıyordu. Bu beni daha çok basketbolun içine çekiyordu. Ülkü abla yıldız ulusal kadın basketsbol oyuncusuydu. Başarıları ve hayatı her kesime örnek olacak şekildeydi.
Çok güzell olmusss
YanıtlaSilÇok güzel hikaye
YanıtlaSil