ÖZEL SPORCULARLA SOSYAL SORUMLULUKLARIM

sosyal sorumluluklarım


 Özel Sporcu Kavramı

Sporu bir araç olarak kullanarak çeşitli sporları düzenli olarak yapan özel gereksinime ihtiyacı olan bireylere özel sporcu adı verilmektedir. 

Engel kavramını özellikle kullanmak istemiyoruz çünkü, asıl engel bireyin kendisi olduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda özel öğrenci, özel sporcu ve özel bireylerin okuduğu okullara da eğitim uygulama okulu, iş okulu yada iş merkezi adları kullanılmaktadır.

Özel bireylerle karşılaşmam aslında üniversitede oldu. İlkin Paralimpik Olimpiyatları ve bu gurubun derslerini görmemizle oldu. 

Bir gün Nejdet hocam sen basketbol ile çok haşır neşirsin İstanbul'a gitmeyi düşünüyorsan sana ön ayak olayım Özel Sporcular Federasyonu ile basketbolu kullanarak bir işbirliği yap dedi. O zaman sadece dinledim ve çok ta bana hitap etmiyordu. Çünkü sadece basketbolun kendisi aklımda vardı.

Nihayetinde beden eğitimi öğretmeni olarak Muş'un Varto ilçesinde 4 yılımı geçirdikten sonra basketbolun peşinden koşarak İstanbul'a geldim.

Şimdiye kadar nereye gittiysem basketbolu da oraya götürdüm. Her yerde kendimce bir basketbol kültürü oturtmaya çalıştım.

Özel Öğrencilerle İlk Tanışma

İstanbul'a gelmek için atama zamanı tüm okulları yazdım ve yıllar önce hocamın bana öneride bulunduğu şey ile kesişecektim. Kağıthane'de özel öğrencilere eğitim veren bir okula tayinim çıkmıştı.

Oryantasyonumdan sonra bu çocuklarla ilgili bir takım sportif faaliyetlerin varlığından söz edildi ve işler tarafıma devredildi. İlk yıl var olan işleri yaptım. Bunların tamamı bireysel sporlardaki faaliyetlerdi.

Dürüst olmak gerekirse ilk birkaç ay okulumda çalışmaktan oldukça zorlandım. Sürekli yürek burkuluyordu. Ne yapacağımı da bilemiyordum. Okulda konuyu ele almıştık ama içinde olunca duygular devreye girmiş ve elim kolum adeta bağlanmıştı.

Sonra ne oluyor diye uyandım ve işte o zaman bu çocuklar için bir şeyler yapmalıyım dedim. Her ne kadar özel sporcularımın durumu çok ağır olsa da kolları sıvadım ve bir basketbol takımı bile kurdum. İlk faaliyetimizde hiç maç kazanamadık ama çokça basket attık. 

Sonrasında önce Özel Sporcular Federasyonuyla iletişime geçtim geri dönüş olmadı. Bir gün Nejdet hocamın bana teklif ettiği sosyal sorumluluğu hatırladım. Kendisini aramadan önce Özel Olimpiyatlar Türkiye'nin web sitesini inceledim ve yanıt gelmeyeceğini düşünerek mail attım. Biraz bekleyecektim. Yanıt gelmezse Nejdet hocayı arayacak ve burada basketbolu özel sporcularla nasıl buluşturabilirim diye de fikrini alacaktım.

Yanıt çok gecikmedi daha sonra arkadaşlığımızın da güçleneceği Kerem telefon ile aradı. Yıl 2010 idi. İşte o zamandan beridir Özel Olimpiyatlar Türkiye ile söz konusu basketbol olduğunda sosyal sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum.

Özel Sporcularımın Hikayesi

İşin daha da büyümesi yine canım basketbol sayesinde oldu. Kulübüme yakın bir iş okuluna tayin isteyerek oldu. Yeşilyurt-Yeşilköy yıllarım hem basketbol adına hem de özel sporcularım adına çok güzel zamanlardı.

Bir önceki okulum gibi değildi bu okulum. Hatta lise olarak görüyordum. Teneffüs oluyor, çocuklar bahçede dolaşıyor. İkili ilişkiler kuruyor falan.

Fakat sürekli bir şiddet ortamı da vardı. Gayet normaldi aslında gel gitleri olan çok özel öğrencimiz vardı. 

Okula tayin istemeden önce okul müdürüyle görüşmüştüm. Size gelmek istiyorum ancak özel öğrencilerimiz için projelerim var bunları yapacaksam gelirim diye. Müdürüm sağ olsun sen çalış biz seni destekleriz demişti. 

Cem ile tanışma

Özel sporcu olarak ilk tanıştığım kişi de Karma Pota Basketbol Takımı kaptanı Cem idi. O zamanlar şimdiki gibi değildi. Oldukça dağınıktı, sürekli kavga ederdi, derslerine düzenli devam etmezdi, sorumsuzdu. Onu hayata bağlayan birşey yoktu. 

Onda ilk fark ettiğim şey de basketbol oldu. Bir kursa gitmiş orada basketbolu çok sevmiş ve kurs kapanınca çok sevdiği basketboldan kopmuş. Tam bu sırada bingo dedim. Zaten ben sizi basketbol ile tanıştırmaya geldim dedim içimden mutlulukla.

Tüm sınıflara derse giriyordum. Dolayısıyla basketboldaki tecrübemi de düşünecek olursak, aday özel basketbolcuları seçmek hiç te zor olmadı. Takım kaptanı da aslında belliydi. Bu Cem'den başkası değildi.

Bir önceki okulumda öğrendim. Özel çocukların duygu ve düşünceleri vardır. Sadece bunu ifade etmekte zorlanıyorlar yada farklı bir şekilde gösteriyorlar. Biz sadece onları anlamaya çalışırsak hayat daha kolay olur.

Biliyordum. Basketbol Cem'i Cem yapacak diye. Öyle de oldu. Önce onunla konuştum. Okul basketbol takımı fikrinden söz ettim. Anladı. Sonra peşimi bırakmadı. Hep sordu. Hemen başlamak istiyordu. Çok arzuluydu.

Ona ilk sorumluluğunu verdim ve beklemeye başladım. İlk önce disiplin sorunlarını gidereceksin, derslerde örnek öğrenci olacaksın ve hiç kavga etmeyeceksin dedim. Yaptı.

İkinci sorumluluğunu da verdim. Gez dolaş okulu dedim. Basketbol takımına kimi alalım diye. Listem belliydi ama Cem'in sorumluğunu yapması için bekledim. Onu da mükkemmel bir şekilde başardı.

Sonunda yaklaşık 20 kişilik özel basketbolcum oldu. Çocukları haftada 2 gün okul bahçesinde çalıştırmaya başladım. Özel öğrencilerim hem fiziksel olarak gelişiyor, hem de basketbolun sihiri olsa gerek kazandıkları özgüvenle akademik olarak okulun en başarılı öğrencileri konumuna geliyorlardı.

Cem sadece basketbol takımının merkezinde değil okulun da nabzını tutuyordu. Bu bağlamda onun davranışları aslında okulun da nabzını tutabilirdi. Oldukça baskın bir karakterdir. Liderlik özelliği fazlasıyla vardır.  Onun için sürekli bir arkadaşını dövüyor olabilirdi. Beni dinlemedi delirdim vurdum derdi.

Şimdi düşünüyorum da çok iyi bir ekip kurmuşum. Ceza ve ödül yönetmeliği bile yapmışım. En ağır cezamız da antrenmanlara almamak. Basketbolu seviyorsanız davranışlarınıza dikkat edeceksiniz. 

Antrenmanlar ilerledikçe basketbola bağlılık ta arttı. Okulumda ilk biten şey ne oldu biliyor musunuz?

Fiziksel şiddet son buldu. Cem artık ne fiziksel şiddet uyguluyor ne de fiziksel şiddete izin veriyordu. Bununla birlikte hitap biçimi de gelişti. Kendini sözel çok net ifade ediyordu. Fiziksel görünümüne dikkat ediyordu.

Artık hem çok kibar konuşan bir çocuk vardı, hem de sözel ifadeleri mükemmel bir çocuk gelmişti. 

Okul kadın basketbol takımının kurulmasına dahi ön ayak oldu. Belki de Türkiye tarihinin Tek Özel Kadın takımını biz kurduk ve bizden başka da özel kadın takımı sonradan kuruldu mu onu da bilmiyorum.

Organizasyon yapma yeteneğini basketbol sayesinde keşfeden Cem şimdi organizasyon şirketinde çok başarılı bir iş hayatı sürdürmektedir. Eee güzel de konuşunca bir ekibi yönetince iş hayatında basketbolun sana kattığı değerleri de unutmazsın. Cem de basketbolun bu değerini çok iyi bilir. Sorarsanız anlatır da.

O kadar çok sportif başarımız ve faaliyetlerimiz var ki anlatsam bitmez. Şehir şehir anımız vardır.

Berke ile Tanışma

Basketbol takımımız kurulduktan 1 yıl sonra Berke okulumuza geldi. Berke'nin en önemli eksiliği iyi bir  çevresel ortamı görmemiş olmasıdır. Bu basketboldan sonra tamamen değişti. 

Biraz olsun Berke'yi serbest bıraktığınızda hemen olur olmadık bir davranışa yada ortama kayardı. Görev ve sorumluluğu neredeyse hiç yoktu. Şiddet eğilimi yoktu ancak olumlu tek bir davranışı da yoktu.

O dönemin sınıf öğretemeni ondan çok şikayetçilerdi. Hatta benim hala Berke üzerinde bir elim var. Zaman zaman kontrolden çıktığı bir anları oluyor. Hatta bir keresinde kafama koltuk fırlattı. Bana olan saygı ve sevgisi o kadar fazladır ki kontrolden çıktığında neyin ne olduğunu ayırt edemez.

Ancak Berke'yi ilk gördüğünüzde de şu gözünüze çarpar. Uzun boylu, yakışıklı, kibar bir çocuk görürsünüz. Onunla biraz zaman geçirdikten sonra özel birey olduğunu anlarsınız.

Berke'nin fiziksel durumunu görünce hemen basketbol takımına aldım. Arkadaşları da onu kabul etti. Kısa sürede takımın gerçek bir üyesi oldu. Ancak antrenmanlara gelmeme, görev ve sorumluluklarını yapmama halleri çok fazlaydı. Antrenmanlara katılma konusunda en çok cezayı alan özel sporcum Berke'dir. Bir keresinde 1 ay idmanlara almadım. 

Eğer bir özel basketbolcum ceza almışsa ve o sırada bir faaliyetimiz varsa, cezalı olan takım üyesi o etkinliğe katılamaz kuralı da vardı. Berke birçok sportif faaliyet bu bağlamda kaçırmıştır.

Çok sürmedi yarım dönemde Berke basketbolu özümsedi, sorumluluk almaya başladı. Derslerinde yükselişe geçti. Ancak en akademik olarak takımın en gerideki bireyiydi. Mental olarak en zayıf özel basketbolcum Berke idi.

Diğer zayıf yanı da çok çabuk ikna edilebilir olması. Bu da onun kolaylıkla kandırılmasını sağlardı. Basketbol eğitimiyle birlikte Berke bugün bunların çoğunun üstesinde gelebiliyor. Hala tek başına kaldığında sorunları aşmakta zorlansa da, hayatını normal bireylerin içerisinde bağımsız bir şekilde yürütebiliyor.

Özel Olimpiyatlar Türkiye bünyesinde Basketbol Avrupa sayı krallığını kazanan özel sporcumuzdur. Basketboldaki başarıları onun özgüveninin yerine gelmesini sağladığı için bugün bir ayakkabı firmasında çalışmaktadır. Uzun yıllardır bu iş yerindeki sürdürülebilirliği devam ediyor.

Nerden, nereye. Onun okul dışı eğitmenlerinden biri Berke asla bağımsız yaşayamaz demişti. Keşke şimdi onu Berke'yle tanıştırabilsem. Basketboldan öncesi ve sonrası diye.

Şimdi Berke ile oturup uzun sohbetler yapabilirsiniz. Çünkü ben basketbolu sadece maç kazanmak için götürmüyorum gittiğim her yere. Basketbolun özünü, sporun özünü, birleştirici gücünü kullanıyorum. 

Özel Olimpiyat Türkiye de tam olarak bunu yaptığı için sosyal sorumluluk olarak işbirliği yapıyorum. Özel gereksinim duyan bireyleri spor kanalıyla normal hayatta kendilerine yetmelerini sağlamak.

Akın ile Tanışma

Akın okul dışında tanıştığım özel sporcudur. Basketbol antrenörü bir arkadaşıma basketbol eğitimi almak için gitmiş Akın. Tabi arkadaşım da Akın'ın kaynaştırma programında zayıf olduğunu ancak benimle kendini bulabileceği kanısına varmış. 

Aradı kendisinden söz etti. Onu memnuniyetle aldım. Bir deneme sürecinden sonra takıma entegre ettik. 

Akın bana ilk geldiğinde Berke'den daha da zayıftı. Hala da mental olarak en zayıf özel basketbolcum. Çok dengesizdir. Bir anı bir anını tutamaz. Çok güzel konuşur. Davranışlarında çok tutarsızdır.

Akın ilk yılında antrenmanlara çok yarılı geldi. Neden mi? Tutarsız davranış ve sözlerinden dolayı tabi. Bir ona ne bakıyon ters ters diye posta koymuş, garibim Akın ne anlasın ters yanıta ters cevap ve ardından bir kamyon dayak yemiş.

Ergenlik diyelim demesine de, dayak yemeyi kesinlikle hak etmeyen bir çocuktur. Pırlanta gibidir. Ama sokaklar o kadar da güvenli değildir. Antrenmanlarımız içerisinde Akın'a kendini kontrol etmesi yetisi kazandırmaya çalıştım. 

Kendisini ifade ederken ne zaman nerede nasıl konuşması gerektiğini, hangi davranışlardan kaçınması gerektiğini de öğretmeye çalıştım.

Akın tam olarak hala davranışlarında olur olmaz hareketeler yapsa da bugün o da basketbolun gücünün yarattığı bir etkiyle kendi hayatını idame ettirmektedir.

Gene arada sırada şiddete maruz kalıyor ama bu vakalar ilk geldiğinde bu zamana kıyaslanacak olursa yüzde 1'e düştü diyebiliriz.

Kaybetmeyi kabullenip, kazandığında da rakibini tebrik etmeyi öğrenen Akın aslında Özel Olimpiyat Türkiye'nin de asıl amacını gösteren canlı örneklerinden biridir.

sosyal sorumluluklarım

Sonuç Olarak

Özel gereksinime ihtiyacı olan 3 özel basketbolcumu yazarken ilk aklıma gelenleri yazdım. Her 3 özel sporcumun da hayatlarını bağımsız bir şekilde idame ettirmeleri ve sosyal hayatta birlikte paylaşımda bulunmalarını basketbol sadece bir araç oldu.

Ben inanıyorum ki Türkiye'de yüzlerce Cem, yüzlerce Berke, yüzlerce Akın var. Sadece onlara kazanama şansı verelim, kazanamasalara bile çabalarında  onlara cesur olma fırsatı sunalım.

Ben de onlardan şunu öğrendim. Zaman usta gibi kafama vura vura öğrettiler. SABIR.

Kazandığımız sayısız ulusal başarı, katıldığımız bir sürü ulusal faaliyet var. Kupalarımızı anlatmak ayrıntı kalıyor. Şimdi elde ettiklerinin yanında. Bağımsız birey hayatta kendilerini ifade ediyorlar.

En büyük engel bizim kendi kafamızdaki engeldir.

Hayat birlikte oyun birlikte

Paylaş:
spacer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkür ederim.
Basketbol ile ilgili fikir alış verişi için iletişime geçebilirsiniz.