Bölüm 3
Basketbol Sahası
"Basketbol sahası dikdörtgen şeklindedir. Sahada yamuk, daire ve yarım daire gibi geometrik şekillerle düz ve kesik çizgiler yer alır.. Bu şekillerin ve çizgilerin hem adı vardır hem de oyun kuralları için bir anlamı bulunur"
Basketbolun hayatımda yavaş yavaş ne kadar önemli bir yer edinmeye başladığını hissediyordum. Artık eskisi gibi oynadığım oyunları oynamıyordum. Zaten o oyunları sonucu da belliydi. Kaybeden devamlı ben oluyordum. Tüm oyunlarımın tabelası benim yenilgimi gösteriyordu. Benden ne beklenirdi ki? Sıkıcı, insanlarla ilişki kuramayan, sessiz, kalabalıktan kaçan, saklanan ve sinmiş biriydim.
Basketbol hayatıma girdikten sonra, ben bile kendimi tanıyamaz oldum. Oysa ben bile benimle arkadaş olmak istemezdim. Artık başka bir bireyim. İçimde yepyeni bir filiz yeşeriyordu. Bir amaç; Zeynep abla gibi basketbol oynayabilmek. Kazanmak ya da kaybetmekten de öteydi. Basketbol oynarken bir ressam gibi güzel tablolar çizmek istiyordum. Basketbol benim için artık bir estetik olmuştu.
Bu yüzden antrenmanlarda Melek öğretmeni can kulağıyla dinliyor, onun istediği her hareketi dikkatle yapmaya çalışıyordum. Melek öğretmen bana her "aferin Elif" dedikçe içimde bir şeyler parlıyor, hareketleri yapmak için daha çok gayret ediyordum.
Antrenmanlara gün geçtikçe daha fazla uyum sağlıyordum. Antrenmanlara erken gidiyor, ablalarımı izleyerek onlardan bir şeyler de öğreniyordum. Sıra bize geldiğinde antrenman başlama düdüğü başlayana kadar öğrendiklerimi tekrar eder ablalarımdan kaptığım hareketleri çalışırdım.
Melek öğretmen düdük çaldığında herkes orta sahadaki dairede toplanırdı. Melek öğretmen o gün ne yapacağımızı söylerdi.
"Çocuklar bugün pas konusu işleyeceğiz. Pas bizim için çok önemli bir tekniktir. Tekniğe basketbol dünyası fundamental der. Bu kelime dünyanın her yerinde aynı anlamda kullanılır. Teknik. Ben de sizlere oyunu öğretirken basketbolun diliyle konuşacağım. Siz de basketbol terminolojisini öğrenirseniz ilerde daha rahat basketbol oynayabilirsiniz."
"Temel beceri tekniklerine fundamental diyoruz. Pas da bu tekniklerden biridir. Aynı zamanda paylaşma duygusunu size kazandırır. Yardımlaşmayan, paylaşmayan bir takım aile olamaz. Aile olmayı başarırsak birlikte kazanır, birlikte kaybeder ve birlikte öğreniriz."
Kimse birşey demeyince Melek öğretmen basketbol hakkında teknik bilgileri anlatmaya devam etti:
"Pas, basketbolcuların en çok kullandığı temel tekniklerden biridir. Bugün göğüs pasını çalışacağız. Göğüs pasını atmak için topu iki elimizle yandan kavrarız. Baş parmaklarımız ters V harfi gibi hizalanmalıdır. Ayaklarımız omuzlarımız kadar açık, dizlerimiz hafifçe bükülüdür. Top çenemizin altında ve gövdeden biraz uzak tutulur"
"Göğüs pasını atmak için topu karnımızdan çenemize doğru ters C harfi çizerek atarız. Pas atılırken kollarımızı iyice öne doğru uzatırız. Top elden çıkarken avuçlarımız dışarı dönerken, baş parmaklarımız yeri gösterir. İşaret parmağımızsa pası atacağımız hedefi gösterir. Top hedefe giderken güçlü ve düz bir çizgide gitmelidir. Bunu yaparsanız iyi bir pas atmış olursunuz."
"Unutmayın, pası atan da yakalayan da görevini düzgün yapmalıdır. Pas istenen yer net olmalıdır. Pas istenilen hedefe gönderilmelidir. Şimdi ikili gruplara bölünüp her grupta bir top olacak şekilde ikililer karşı karşıya dizilsin. Düdüğümle birlikte göğüs pası yapacağız."
Basketbol sahasında Selin'le eşleşerek göğüs pası çalışmaya başladık. Attığım paslar o kadar güzeldi ki, inanamıyordum. Paslarım hızlı ve çabucak hedefe ulaşıyordu. Ama Selin'in iyi değildi. İçimden attığı kötü paslardan dolayı ona çok kızarken Melek öğretmenin söyledikleri aklıma geldi. Selin'e yardımcı olmaya karar verdim. Onun daha iyi pas atması için ona daha kuvvetli çabuk paslar atmaya başladım. Sonra da ona bazı tavsiyelerde bulunca Selin'in de pasları düzelmeye başladı.
Antrenmandan çok büyük keyif aldım. Antrenmanın bitmesini hiç istemiyordum. Antrenmanın sonu geldiğindeyse Melek öğretmen iki tane yarışma yaptırdı. Bu yarışmaların birinde ikinci diğerindeyse birinci oldum.
Basketbol hayatıma girdiğinden bu yana kazanmayı da öğrenmeye başlıyordum. Artık sadece kaybeden değildim. Her oyunu kaybeden ezik çocuk Elif gitmiş onun yerine kendine güvenen, geleceğin basketbolcu adayı Elif gelmişti.
Paslaşmanın yardımlaşma olduğunu öğrendim. Selin'e yardım etmenin keyfi ve kazanmanın verdiği mutlulukla eve gittim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkür ederim.
Basketbol ile ilgili fikir alış verişi için iletişime geçebilirsiniz.