SENİ BASKETBOL TAKIMINA ALDIM | Değişim (10)

Bölüm 10

Değişim 

Bir basketbol maçında rakiplerin savunma ve hücum taktiği sürekli değişir. Takım arkadaşlarımızın performansının dalgalanmasıyla koç yeni bir oyun planını devreye sokabilir. İşte tam bu noktada Yunan filozofu Heraklitos'un şu sözü aklımıza gelir: "Değişmeyen tek şey değişimdir." Bir basketbolcu olarak değişime ayak uydurmak zorundayız.

Seni Basketbol Takımına Aldım

Değişmeyen tek şeyin değişim olduğu sözü hem basketbol sahasında hem de hayatta geçerli bir gerçekliktir. Kendi potansiyelimizi ancak değişimlere adapte olarak ortaya çıkarabiliriz. Sosyal çevremizde, ailemizden aldığımız destekle bu değişim içinde kendimizi bulur, geliştiririz. Her zorluk, bir gelişim fırsatıdır. Tıpkı bizim Bekir kocun gelişi gibi. Sezonu Melek'in Son Sesi adıyla şampiyonluğa taşımak ise en büyük hedefimiz oldu.

Hem takım arkadaşlarım hem de okuldan sosyal çevrem bana artık her zamankinden daha fazla güveniyor, inanıyorlardı. Liderliğimle birlikte Melek'in Son Sesi onlar için sadece bir konulmuş bir isim değil, bir amaca dönüşmüştü.

Hatta erkek takımından Ümit, bir gün derste bana yanaşıp fısıltıyla, "Elif, ne yaparsan yap takını yalnız bırakma. Sen oynadıkça onlar senin arkandan yürümeye devam eder," dedi. Sessiz, utangaç ama sahada tıpkı eski ustalar gibi sade ve etkili basketbol oynayan Ümit'in bu sözleri içime dokundu. Özellikle köşelerden attığı üçlükler, turnikelerindeki sadelik ve netlik, fundamental bilgisinin ne kadar iyi olduğunun göstergesiydi. İtiraf etmeliyim ki, Ümit bana ilham veriyordu.

Yeni koçla birlikte hayatımda bazı dengesizlikler başlamıştı. Annem ve babam, basketbol derslerimi etkiliyor mu diye düşünse de, hayatıma basketbol girdiğinden beri derslerimdeki büyük ilerlemeyi de fark ederek bu düşünceden vazgeçtiler. Bir akşam yemeği sırasında babam, yumuşacık sesiyle sordu:

"Kızım, son zamanlarda seni biraz düşünceli ve yorgun görüyoruz. Bir şey mi var" Babamın bu sözleri beni rahatlattı. "Annem, babam... Evet, bir sorun var ama sizin müdahalenizi istemiyorum. Benim başa çıkmam gereken bir konu bu," dedim. Annem, "Seni seviyoruz güzel kızım. Ama bize anlatırsan sana belki bir yol gösterebiliriz," diye ekledi.

Onlardan müdahale etmeyeceklerine dair söz aldıktan sonra, takımın geldiği noktayı ve Bekir koçun adalet yoksunu olmasından söz ettim. "Bu sadece bende değil, takım içinde de bir huzursuzluk yarattı. Ama biz takım olarak bu sezonu Melek öğretmen için oynamaya karar verdik. Sezona bir isim bile koyduk: Melek'in Son Sesi. Çünkü bu sezon sonunda hepimiz için yeni bir kapı aralanacak."

Bekir koçun adaletsiz tavrı sonraki antrenmanlarda da sürdü. Ama biz, bir aile gibi birbirimize kenetlenmeyi öğrenmiştik. Maçlarda oyuna sokmadığı arkadaşlarımız için bazımız bilerek oyundan çıkmanın yolunu bulup onlara oyuna girme fırsatı sunuyordu. Ben de her antrenman bitiminde takıma fundamental çalıştırıyordum. Örneğin, dribling ve pas kanalları üzerinde çalışmak bize zor anlarda skor üretimi imkanı sağladı. Liderliğim bu noktada daha da perçinlendi.

Melek Öğretmenden Gelen İşaret

Bir gün İbrahim öğretmen beni çağırdı. Melek öğretmen bazı eşyalarını almayı unutmuş. Onların takıma verilmesi gerektiğini uygun bulmuş. Melek öğretmen, Kayısı Festivalinde takımca çekilen bir fotoğrafı çerçeveletmiş. Takım fotoğrafını gördüğüm ilk anda içim titredi.

Öğretmenler odasında çerçeveyi alırken matematik ve edebiyat öğretmeninin fısıltılı konuşmalarını işittim:

"Bekir disiplinli gibi gözüküyor olsa da, bu takımdaki eski ruhun gitmesinin sebebi oldu. Çocukları gereksiz nedenlerle baskı altında tutuyor."

Bunları duymak çok zor olsa da, Melek öğretmenden bir hediye almış olmak bana umut verdi. Çerçeve aslından ondan bize bu zor günleri atlatmamız için gelen bir hediye olmalıydı. Heyecanla çerçeveyi takıma göstermeye giderken çerçevenin arkasında bir not yazıldığını fark ettim:

"Zorlukla başa çıkmak, yürekle oynamakla başlar."

Soyunma odasında yediğimiz ilk fırçayı aklıma getirdi. Bu notla yeniden hatırladım ki, liderlik bazen sessizce direnmekti.

O akşam günlüğümü açtım ve şunları yazdım:

"Artık koçlar, seyirciler ne der diye korkmuyoruz. Çünkü biz neden basketbol oynadığımızı biliyoruz. Melek'in Son Sesi biz olacağız."
Paylaş:
spacer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkür ederim.
Basketbol ile ilgili fikir alış verişi için iletişime geçebilirsiniz.