Özel Olimpiyatlar Türkiye 2025 Ulusal Basketbol Oyunları | Sporun Gücü ve Dostluğun Peşinden

 2025 yılı, Özel Olimpiyatlar Türkiye için bir başka unutulmaz yıl oldu. 17-18 Eylül tarihlerinde Antalya'nın Belek Üniversitesi Spor Tesisleri, sadece basketbol heyecanını değil, aynı zamanda dostluk ve dayanışma ruhunu da bir araya getirdi. Ulusal Karma Basketbol Oyunları, özel gereksinimli bireylerin spor aracılığıyla toplumla kaynaşmalarını sağlayan bir etkinlik olarak adından söz ettirdi.

Bu özel etkinlikte, ben ve Hikmet Ercan, basketbol teknik branş sorumluları olarak görev alırken, turnuvanın düzenlenmesinde büyük bir özveriyle çalıştık. 12 ilden 16 erkek ve 6 kadın karma basketbol takımı, bu yılki turnuvaya katılmak için Antalya'ya geldi. Toplamda 100 özel sporcu, 25 partner sporcu ve 30 antrenör, basketbol heyecanını doyasıya yaşadılar.

Basketbol Ulusal Oyunları

Katılımcılar ve Heyecan Dolu Turnuva Süreci

Turnuvanın ilk günü, sporcuların yeteneklerini sergilemesi ve ulusal karma basketbol takımı adaylarının seçilmesi açısından oldukça önemli bir anlam taşıdı. Sporcular, sadece takım başarılarıyla değil, bireysel yetenekleriyle de dikkat çekti. Turnuva, izleyicilere tempolu, heyecan dolu ve eğlenceli anlar yaşatırken, sporcuların tüm çabalarını bir araya getirerek sahada gösterdikleri azim de gözlerden kaçmadı.

Yalova'dan İzmir'e, Balıkesir'den Antalya'ya kadar birçok şehirden gelen özel ve partner sporcular, kendilerini gösterme fırsatı buldu. Maçlar sırasında duygu yüklü anlar yaşanırken, her bir sporcu farklı yetenekleriyle izleyicilerin kalbinde yer edindi.

Ulusal Karma Basketbol Takımı Adayları Belli Oldu

Erkekler:

  • Abdullah (Bursa)
  • Efe (Ankara)
  • İbrahim (İzmir)
  • Emre (İzmir)
  • Yunus Emre (Denizli)
  • Ali (Balıkesir)
  • Mehmet (Balıkesir)
  • Fuat (Yalova)
  • Celal (Adana)
  • Burak (Adana)
  • Miraç (İzmir)
  • Mehmet Ali (Antalya)
  • Mert (Antalya)
  • Sercan (Yalova)

Kadınlar:

  • Bilge (Yalova)
  • Meryem (Yalova)
  • Rümeysa (İstanbul)
  • Elif (İstanbul)
  • Ceren (İstanbul)
Bu özel sporcular, sadece madalyalarla değil, aynı zamanda toplumsal farkındalık yaratmaya da katkı sağladılar. Her bir sporcunun azmi, sadece kendi başarılarını değil, özel sporcuların da sosyal hayata katılımını pekiştiren birer simge haline geldi.

Sosyal Sorumluluk

Özel Olimpiyatlar Türkiye'nin gerçekleştirdiği bu etkinliklerin ardında, görev aldığım bu sosyal sorumluluk projesine dikkat çekmek amaçlarımdan biri olmaktadır. Özel Olimpiyatlar Türkiye bünyesinde, özel sporcular spor aracılığıyla toplumsal hayata katılımlarını artırmayı hedefleyen bir proje olarak karma basketbol öne çıkmaktadır. 

Karma Basketbol gibi projelerle, hem özel hem de partner bireylerin bir arada spor yaparak dostluk kurmalarını sağlayan bir platform yaratmaya çalışıyoruz. Bu tür projeler, toplumsal farkındalığın artmasına ve engellerin aşılmasına büyük katkı sağlıyor.

Sonuç: Sporun Gücü

Ulusal Basketbol Oyunları, sadece bir spor etkinliği olmanın çok ötesine geçti. Bu organizasyon, özel sporcular sosyal yaşama aktif bir şekilde katılmasını sağlayarak, toplumsal farkındalığı artırmayı amaçlıyor. Özel Olimpiyatlar Türkiye, her yıl daha fazla katılımcı ve destekçiyle bu süreci devam ettiriyor. 2025 yılı da gösterdi ki, sporun gücü dostluk ve dayanışma için gerçekten bir köprü olabiliyor.

"Bana kazanma şansı verin, kazanamazsam bile çabamda cesur olmama yardımcı olun."
spacer

SENİ BASKETBOL TAKIMINA ALDIM | Melek Öğretmenin Vedası (8)

 Bölüm 8

Melek Öğretmenin Vedası

Kayısı Festivali Turnuvasından ikinci olarak eve döndüğümüzün üzerinden tam sekiz ay geçmişti. Ablalarımız mezun olmuş, yerine biz gelmiştik. Melek öğretmenden basketbolun inceliklerini öğrenmek, her birimiz için tarif edilemez bir mutluluktu.


Seni Basketbol Takımına Aldım

Son zamanlarda Melek öğretmen sanki daha sessiz, dalgın ve dikkatsizdi. Bir akşam toprak zeminli tahta potaya şut atarken, garip bir şey beni dürttü. "Melek öğretmenin sesinde sanki bir burukluk var. Sence de öyle değil mi Çiğdem?" diye sordum.

Çiğdem şut atmaya yönelirken birden duraksadı. "Bana da öyle geliyor. Sanki canını sıkan bir durum var. Nedir acaba?"

"Bilmiyorum," dedim. "Ama yakında sezonu açıyoruz. Bu hali devam ederse, birlikte soralım mı Melek öğretmene nedir bu durum diye?" 

"Harika bir fikir," dedi Çiğdem. "Bence takımla da konuşalım belki daha iyi fikirler öne sürülür."

Ağustos ayının başıydı. Televizyonda, "son kırk yılın en sıcak günleri yaşanıyor," diyordu haber sunucusu. İşte bu sıcak günlerden birinde yeni dönem antrenmanlarımıza başladık. Bir günkü antrenmanımız alışageldiğimiz bir havada değildi. Melek öğretmen her zamanki dikkatli, detaycı haliyle sahada yer almıyordu. Belirgin hatalara bile tepki vermiyordu. 

O sabah antrenman defterini bile unutmuştu. Isınma boyunca çantasından defterini aradı durdu. Sonra hiçbir şey olmamış gibi şut drilline geçtik. Sanki bedeni oradaydı ama zihni başka bir yerdeydi.

Melek öğretmenin bu dalgınlığını fark ettiğimizde bir süre sonra biz de potaya gelişigüzel atışlar atmaya başladık. Takım arkadaşlarımızla fısıltılar arasında benzer cümleler dönmeye başladı:

"Ne oluyor Melek öğretmene?"

"Dalgın gibi..."

"Melek öğretmenin sesi biraz kırık sanki. Fark ettin mi Çiğdem" dedim. "Evet" dedi başını hafifçe sallayarak. "Dün de antrenmandan sonra bize iyi çalışmalar demeyi unuttu. Oysa hiç böyle yapmazdı."

"Yoksa kötü bir haber mi aldı?"

O garip sessizliği bozan Melek öğretmenin düdüğü oldu. Hepimizi ansızın yanına çağırdı. Derin bir nefes aldıktan sonra, hem duygusal hem de kontrollü bir ses tonuyla konuşmaya başladı:

"Çocuklar, sizinle geçirdiğim son bir yıl, hayatımın en özel dönemlerinden biriydi. Ama ayrılığın zamanı geldi galiba. Fransa'nın Toulouse Gençleri takımından çok iyi bir teklif aldım. Kariyerimi şekillendirecek benzersiz bir fırsat olacağını düşünüyorum. Bu yüzden teklifi kabul ettim ve on beş gün sonra oraya taşınacağım."

Sessizlik... Ardından Çiğdem'in hıçkırıklarla döktüğü ilk göz yaşıyla sessizlik yerini bir hüzüne bıraktı. "Ama daha yeni başlamıştık!" diye bağırdı.

Tuğba ve Meryem birbirlerine sarılıp ağlıyordu. Reyhan ise öfkeyle öne atıldı: "Ne olur öğretmenim bizi bırakmayın!" Siz olmadan biz basketbol oynamayız!"

Hepimiz donmuştuk. Fakat birkaç gün sonra takımca mantıklı olmaya başladık. Salonun girişindeki merdivenlerde otururken bunun Melek öğretmen için bir fırsat olduğuna hem fikir olduk. Onun gidişi bir son değil, çünkü bir gün aynı kararları biz de verecektik. Tuğba, "belki gitmesi gerekiyor," dedi. Meryem, "Evet... Tıpkı sayı olacak son saniye şut gibi.. Şimdi sıra onda." Reyhan başını sallayarak Meryem'i onayladı. 

O gece evde kimseyle konuşmadım. Yemek yiyemedim, uyku uyuyamadım. Günlüğümü elime aldım ve beyaz bir sayfayı aynen şöyle yazdım:

"Tüm maçlar ve antrenmanlar sadece bir tiyatro oyunun perdesiymiş. Işıklar sönünce meğerse yalnızca boş koltuklar sahneye bakıyormuş. Sahne artık boş olabilir ama alkış sesleri hala yankılanıyor. Çünkü bana gerçek bir hikayenin parçası olduğumu hatırlatıyor."

Ertesi gün öğle arasında Melek öğretmen beni antrenman öncesinde bahçede bir yürüyüşe çıkardı. Sarı yapraklar ayaklarımız altında çıtırdıyordu. Sessizce yürüdük. Sonra durdu, gözlerimin içine baktı:

"Elif, sen artık sadece bir oyuncu değilsin. Bu takımın gerçek bir liderisin. Gidiyorum ama içim rahat. Çünkü geride senin gibi takımı için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan bir kaptan bırakıyorum."

Sonra çantasına uzandı ve bana bir düdük ile bordo basketbol not defterini uzattı. Dedi ki:

"Bir gün bir takımın başında bu düdüğü çaldığında, hatırla... Düdük bir koçun sesidir ama iyi bir koç sadece sesiyle değil, kendini kalbiyle duyurur. Ben senin ilk koçundum. Belki de sen başkasının ilk koçu olacaksın, sıra sende."

Son günlerimizde buruk ama yoğun antrenmanlar yaptık. Çünkü Melek öğretmenden öğretmenden öğreneceğimiz basket derslerinin kıymetini daha iyi anlıyorduk. 

Başlangıcın Sonu

Ve o son gün geldi... Son antrenman. Son düdük. Melek öğretmen vedalaşmak üzere antrenmanı bitirdi.  Elindeki topu yere bıraktı. Takımına gururla son bir kez baktı. Sesi net ama gözleri doluydu:

"Basketbol, sayı atmaktan ibaret değil çocuklar... Basketbol sahası; karakterin, sabrın ve dostluğun inşa edildiği bir yerdir. Sahada ter dökerken dostluk kurar, düşerken yeniden ayağa kalkmayı öğrenirsiniz. Bazen pas vermek en güzel sayıdan da değerli olur. Beni en çok mutlu eden şey, sizleri sadece oyuncu değil, iyi birer insan olduğunu görmekti. Belki Fransa'da şampiyonluk yaşarım, ama şunu unutmayın benim gerçek kupam sizlersiniz."

Okul müdürünün arabasına kadar ona eşlik ettik. Biz omuz omuza durmuş, gözlerimiz dolu dolu onun arabaya binişini izliyorduk. Araba uzaklaşırken sessizliğimizi bozmadan bekledik. Araba ufuktan kaybolunca gözyaşlarımız toprakla buluştu. 

O gece günlüğüme sadece şunu yazabildim:

"Her veda bir pastır. Melek öğretmen pası bana attı. Topla ne yapacağım artık bana kaldı."
spacer

Tarihe Kazılımş Bir Anı: The Shot

 Basketbolu büyülü kılan şey yalnızca basketler değil; anların gücüdür. Topun havada süzülmesiyle milyonların nefesini tutmasını sağlayan şey, sporun evrensel dilidir. Bu anlar, tarihin hafızasına kazınır ve spor kültürünü simgeler hale gelir. 7 Mayıs 1989'da Micheal Jordan'ın attığı "The Shot", unutulmaz bir an olarak tarihe geçmiştir.

The Shot

The Shot'ın Hikayesi

1989 NBA Play Off'ları, Doğu Konferansı 1. turunda Chicago Bulls ile Cleveland Cavaliers karşı karşıya geldi. Seride durum 2-2 idi; yani beşinci maçta "ya herro ya merro" söz konusuydu. Maç Cleveland'ta Richfield Colesium'da oynandı. Dördüncü çeyrekte üstünlük tam 6 defa el değiştirdi.

Bitime 6 saniye kala Jordan, jump shot ile Bulls'u 98-99 öne geçirdi. Ancak Cavs ATO oyunda Craig Ehlo'nun topu oyuna soktuktan sonra hand off pas almasıyla turnike bularak 100-99 öne geçti. Bitime 3 saniye kala Bulls molaya giderken 20.473 seyirci maçı artık Cavs'in kazanacağını düşünüyordu.

İşte son 3 saniyede Bulls adına Jordan o muhteşem anı oynamak için sahneye çıktı. O gece 44 sayıyla oynayan Jordan, "The Shot" olarak bilinen o muhteşem anla basketbol adını yazdı. Phill Jackson, Kutsal Çemberler adlı kitabında beşinci maçtan önce şunları yazmıştır:

"Dördüncü maçta Jordan seriyi kazandıracak faul atışını kaçırmıştı. Kaçan serbest atıştan dolayı kendini harap etmiş ve arkadaşlarının söylediğine göre tüm geceyi televizyon karşısında geçirmiştir. Beşinci maç için uçaktan inerken Jordan, ayağa kalkarak kendinden emin bir şekilde konuşmaya başladı: "Korkmaya gerek yok! Biz bu maçı kazanacağız." Takım üzerindeki o ağır hava bu sözlerden sonra dağıldı. Jordan'ın ne söylediği o kadar önemli değildi, fakat bence asıl önemli olan böyle bir değişikliği anında yaratabilecek büyük güveni kazanmış olmalıydı. Sonraki gün verdiği sözü, bizi 100-101 öne geçiren buzzer ile attığı o inanılmaz şutla tuttu. O zamandan beri, o sayı Chicago'da yalnızca "The Shot" diye anılır."

The Shot'ın O Anı

Bulls'un ATO oyununda, Brad Sallers topu oyuna soktu. İki oyuncu, Crag Ehlo ve Larry Nance; Jordan'ı durdurmaya çalıştı. Buna rağmen Jordan topu aldı, terse doğru iki dribling yaptı ve serbest atış çizgisi civarında yükseldi.

Ehlo aynı anda sıçrayarak şutu engellemeye çalıştı ama Jordan havada asılı kalırken, Ehlo parkeye doğru inerken o unutulmaz şut potadan geçti. Skor Bulls 100-101 kazandı. Jordan'ın sevinçten zıplayıp havayı yumruk sallaması ve Ehlo'un yere düşmesi bu anın simgesi haline geldi.

O an, yalnızca Bulls'un seriyi kazanmasını değil, Jordan'ın basketbol tarihindeki başrolü olduğunun simgesi oldu.

Micheal Jordan ve Bulls efsanesinin anlatıldığı dizi Son Dans'ta bu an hakkında şu konuşmalar yer almaktadır.

Jordan: 
"Beni bu seri boyunca en iyi tutan oyuncu Ron Harper'dı. Son toptan önce beni onun savunacağını bekliyordum. Ancak moladan döndüğümde Ehlo'nun beni tutması bence büyük bir hataydı."

Harper: 
"Koça MJ'yi ben tutayım dedim. Ama o hayır Ehlo onu tutacak deyince. 'Peki o zaman, ne halin varsa gör' dedim."


The Shot'ın Teknik Analizi

Jordan'ın şutu sadece dramatik değil, aynı zamanda teknik bir mükemmellik taşıyordu:
  • Top alma; önce Ehlo'yu bir tarafa sürükleyip onun dengesini bozarak pas aldı.
  • Dribling; savunmanın tersine iki hızlı dribling yaparak şut için alan kazandı.
  • Havada kalma; şut atmak için yükseldiğinde havada kaldığı anda şut attı. Havada kalma süresinin uzun olması Jordan'ın imza hareketlerinde biridir.
  • Şut mekaniği; gözler hedefte çembere dönük, topun uygun yayda gidişi ve yumuşak bilekle şut.
  • O an; yumruk sevinci, Ehlo'nun yere düşüşü o anı ölümsüzleştirdi.
Bu detaylar büyük anların sadece yetenekle değil, aynı zamanda disiplin konsantrasyon ve mental üstünlükle geldiğini gösterdi.

The Shot'ın Önemi

  • Micheal Jordan'ın kariyerindeki ilk büyük anı olarak kabul edilmektedir.
  • The Shot, Jordan'ın rekabetçiliği ve soğukkanlılığını simgeler.
  • NBA tahininin unutulmaz anlarından biri olarak klasikleşmiştir.
  • NBA tarihinde play off'larda atılan ilk buzzer beater olmuştur. Bundan 30 yıl sonra Kawhi Leanard böyle bir şutla Jordan ile aynı cümlede anılmıştır.
"The Shot" tüm basketbol severlerin zihninde bir dönüm noktası olmuştur. O an basketbolun yalnızca sayı üretmek değil; aynı anda zamanı, mekanı ve rakibi yenme  sanatı olarak tarif edilebilir. "The Shot", basketbolun kültürel hafızasında yerini alan bir klasiktir.

Soğukkanlılık, disiplin ve anı sahiplenmektir.
spacer

XO Mücadelesi Drilli

 Basketbolda O hücum oyuncularını, X ise savunma oyuncularını temsil eder. Bu yazıda, genç basketbolcu adaylarının hem savunma bilgilerini hem de oyun zekasını geliştirmeye yönelik XO Mücadelesi adlı bir drilli anlatacağım.

XO Mücadelesi

XO Mücadelesinin Dizaynı ve Uygulaması Nasıldır?


XO Mücadelesi drilli 3e3 olarak tasarlanmıştır. Genç basketbolcu adayları dip çizgide üç sıra halinde, hücum ve savunma oyuncuları yan yana olacak şekilde dizilir. Top, ortadaki hücum oyuncusu (O1) ile başlar.

Her tekrarda 3 hücum ve 3 savunma oyuncusu yer alır. Dirseklerin yukarısında üç sayı çizgisi üzerine birer kuka yerleştirilir. Böylece XO Mücadelesi için gerekli saha düzeni hazırlanmış olur.

XO Mücadelesi

Drill O1 oyuncusunun iki kukanın ortasına doğru yaptığı driblingle başlar. Böylece;
  • O1 kukaların arasına doğru hızlı dribling yapar. O1, Kukanın ortasına doğru geldiğinde karar vermelidir. Sağdan ya da soldan kıvrılarak çembere gitmek.
  • X1 savunma oyuncusu O1'in arkasından koşar.
  • Kanatlardaki O2 ve O3 hücum oyuncuları kanatlara doğru koşarak yükselirler.
  • X2 ve X3 savunma oyuncularıysa topun konumuna göre "jump to the ball" pozisyonu alır.
Bu noktadan sonra drill, hücum ve savunma oyuncularının insiyatif almasını ister. Oyuncuların hızlı karar verme ve doğru pozisyon alma becerilerini geliştirmeye odaklanır.

XO Mücadelesi

XO Mücadelesinin Amacı

XO Mücadelesinin temel hedefleri:
  • Savunmada yardım ve rotasyon ilkelerini geliştirmek.
  • Hücumda savunmanın zayıflıklarını değerlendirmeyi öğretmek.
Genç basketbolcu adayları bu drill sayesinde doğru pozisyon alma, rotasyon yapma, hızlı karar verme, üçlü tehdit kullanımı ve taktiksel farkındalık konusunda yol alır.

Yardım ve Rotasyon İlkeleri

  • Ters taraftan yardım: Yukarıdaki şemaya göre; X2, topun olduğu kanadın karşısında doğru mesafede yardım pozisyonunu almalıdır.
  • Help & Recover: X3, topa yardıma gidip hızla kendi adamına dönmelidir. Rotasyon zincirinin bozulmaması kritik öneme sahiptir.

Üçlü Tehdit

  • Topu alan hücumcu, şut - pas - dribling seçeneklerini tehdit olarak kullanmalıdır. 
  • Savunmanın dengesine göre en doğru kararı vermek önceliklidir.

Hücum ve Savunma Seneryoları

  • Hücum sonrası hızlı geri dönüşle drill, transation defense ve transation offense konularını pekiştirir.
  • Şut sonrasında ribaunt mücadelesine girilmelidir.
  • Post up fırsatları takip edilmelidir.
  • Hücum pick & roll, backdoor ve ekstra pas gibi akışlarla devam edebilir.
  • Savunma, zayıf tarafta boşalan alanı kapatmalı ve çaprazdan gelecek hücum tehditlerini engellemek için rotasyona girmelidir.
XO Mücadelesi drilli, hem hücum hem de savunmada hızlı düşünme ve pozisyon bilgisini ön plana çıkarır. Savunmada geciken yardım defans zincirini kırar ve hücuma kolay sayı imkanı verir. Hücumdaysa boş şutu kullanmak kadar, savunmayı yıkmak için ekstra pas ta önemlidir.

Genç basketbolcu adayları için bu drill, taktik gelişimlerini üst seviyeye taşımak adına etkili bir çalışmadır.

Basketbol dolu günler dilerim!
spacer